Yargıtay’ın Boşanma Kararları Kapsamında Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeniyle Boşanma Davalarına Genel Bakış
Türk Medeni Kanun’un (TMK) ilgili hükümlerinde, genel boşanma sebebi olarak “evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma” düzenlenmiştir. Evlilik Birliğinin Sarsılması başlıklı hüküm özel boşanma sebeplerinden farklı olarak herhangi bir sınırlandırma yapılmaksızın tarafların ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmasını yeterli görmüştür.
TMK M. 166/1 ve 166/2:
Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
…
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması, eşler arasında çok ciddi ve şiddetli bir geçimsizlik veya anlaşmazlık bulunması halinde uygulanacaktır. Geçimsizlik ve anlaşmazlık hususlarının ise bilimsel görüşlerden, içtihatlardan ve benzer yargı kararlarından yararlanılarak belirlenmesi veyahut değerlendirilmesi gerekmektedir. Her somut olayın kendi özelinde objektif değerlendirilmesi yapılmalıdır.
Bu kapsamda Yargıtay boşanma kararları ışığında evlilik birliğinin temelden sarsılmasına neden olan olaylardan bazıları şu şekildedir:
Eşe Hakaret Etmek
Evlilik sadece insan neslinin devamını sağlamak için değil, aynı zamanda tarafların sosyal ve kişisel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla da tesis edilen bir ilişki biçimidir. Eşler, evlilik birliğinde birbirine nazik davranmak, kırıcı olmamak ve özellikle hakaret etmemek yükümlülüğü altındadır. Eşlerin birbirlerine hakaret etmeleri ve aşağılamaları boşanma sebeplerinden birini oluşturmaktadır. Eşine hakaret eden taraf bu eylemi sonucu ağır kusurlu kabul edilecektir. Son zamanlarda ülkemizde boşanma sebepleri arasında yer alan eşe hakaret, davalarda oldukça fazla karşılaşılmaktadır. Yargıtay’ın boşanma kararları incelendiğinde de eşe hakaret etmek boşanma sebepleri arasında değerlendirilmektedir.
Eşe Hakaret sonucu Yargıtay’ın Boşanma Kararları
- Davalı erkeğin davacı kadının annesine “gavur” diyerek hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/7917 E. 2017/9746 K. 20.09.2017 T.)
- Kadının eşine “Mal Ahmet” demek suretiyle hakaret ettiği, davacı erkeğinde eşine fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/8882 E. 2016/177 K. 11.01.2016 T.)
- Eşine hakaret ettiği ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, bu kusur belirlemesinin diğer eş tarafından da temyiz edilmemek suretiyle kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır. Kadının da erkeğe “ibne, pezevenk” demek suretiyle hakaret ettiği, “hakaret” eyleminin yerel mahkemenin de kabulünde olduğu kuşkusuzdur. Özel Daire ile mahkeme arasında eşin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarının olup olmadığı noktasında uyuşmazlık söz konusu ise de sosyal hizmet uzmanı tarafından düzenlenen raporda müşterek çocuğun annesi ile ilgili söylediği sözler ile dosya içine giren fotoğrafları doğrulayan tanık beyanıyla birlikte değerlendirildiğinde eşin diğer eşe karşı sadakat yükümlüğüne aykırı davrandığı kabul edilmelidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2445 E. 2017/2027 K. 20.02.2017 T.)
- Yapılan soruşturma toplanan delillerle, davacı-davalı erkeğin eşine “aptal mısın, salak mısın” diyerek hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-davacı da dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davalı-davacının boşanma davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/4105 E. 2015/18206 K. 13.10.2015 T.)
- … davacı-karşı davalı kadın ve annesinin facebook isimli sosyal paylaşım sitesi üzerinden eşine yönelik ağır hakaretler içeren paylaşımlarda bulundukları, ayrıca kadının eşine sık sık “gerizekalı, salak, manyak” diyerek hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylar karşısında davalı-karşı davacı erkek dava açmakta haklıdır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/10619 E. 2016/331 K. 11.01.2016 T.)
Aşağılayıcı ve Küçük Düşürücü Sözler Sarf Etmek
Eşler evlilik birliği içerisinde birbirlerine nazik davranmak, onları incitmemek, aşağılayıcı sözler kullanmamakla yükümlüdürler. Yargıtay’ın boşanma kararları incelendiğinde de aşağılayıcı ve küçük düşürücü sözler sarf etmek boşanma sebepleri arasında değerlendirilmektedir.
Aşağılayıcı ve Küçük Düşürücü Sözler Sarf Etmek sonucu Yargıtay’ın Boşanma Kararları
- Yapılan yargılama ve toplanan delillerle; davacı-davalı erkeğin sürekli olarak borçlandığı ve eşi için “çalışıp eşek gibi borçlarımı ödeyecek” dediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-davacı kadın dava açmakta haklıdır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/8552 E. 2017/14264 K. 11.12.2017 T.)
- Yapılan yargılama ve toplanan delillerle davalı erkeğin sürekli olarak “sen sus, sen bilmezsin, sen anlamazsın, sen karışma” şeklinde sözler söylerek eşini aşağıladığı, eşine devamlı olarak “beğenmiyorsan annenin evine git” dediği, manevi anlamda bağımsız konut temin etmediği ve en son eşini annesinin evine bırakarak birlikte yaşamaktan kaçındığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Davacı kadının ise herhangi bir kusurlu davranışı ispatlanamamıştır. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile boşanma davasının reddi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/736 E. 2018/6881 K. 29.05.2018 T.)
- Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı erkeğin eşine küfürlü sözler söylediği, “seni boşarım, üzerine birini getiririm” diyerek aşağıladığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/22392 E. 2017/1522 K. 16.02.2017 T.)
- Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı erkeğin eşinin hastalığı ile ilgilenmediği, eşine “sen hastasın, veremlisin” diyerek aşağıladığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK md. 166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/9348 E. 2015/10922 K. 28.05.2015 T.)
- Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı kocanın sürekli olarak “fazla kilolusun” diyerek eşinin kilosuyla alay ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/1)karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2012/16110 E. 2013/2317 K. 30.01.2013 T.)
- Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı erkeğin eşine yönelik, “Seni sevmiyorum, istemiyorum, ailemin zoru ile evlendim, yanıma yakışmıyorsun” diyerek aşağıladığı gibi sürekli olarak hakaret edip, fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/8230 E. 2017/9539 K. 18.09.2017 T.)
Fiziksel Şiddette Bulunmak
Eşler, birbirilerine karşı şiddetten kaçınmalıdırlar. Kişilerin doğal ve evrensel hakları arasında yer alan yaşam hakkına müdahalelerde bulunulmamalıdır. Yargıtay’ın boşanma kararları incelendiğinde de fiziksel şiddette bulunmak boşanma sebepleri arasında değerlendirilmektedir.
Fiziksel Şiddette Bulunmak sonucu Yargıtay’ın Boşanma Kararları
- Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı kadının, eşinin üzerine sıcak su döktüğü ve “sen adam değilsin, sen topsun” sözleri ile hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK md. 166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/22246 E. 2015/20649 K. 09.11.2015 T.)
- Yapılan yargılama ve toplanan delillerle mahkemece davacı erkeğe yüklenen kusurlu davranışlar yanında, davalı kadının eşine hakaret ettiği, pet şişe fırlattığı, zaman zaman evini terk ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/23558 E. 2017/2631 K. 13.03.2017 T.)
Sadakat Yükümlülüğüne Aykırı Davranmak
Eşlerin sorumlulukları ve hedefleri arasında birbirlerine karşı ömürleri boyunca duygusal ve cinsel anlamda birliktelik sağlamaktır. Evlendikten sonra bu hususa aykırı davranışlar sergilenmesi boşanma sebebidir. Yargıtay’ın boşanma kararları incelendiğinde de sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmak boşanma sebepleri arasında değerlendirilmektedir.
Sadakat Yükümlülüğüne Aykırı Davranmak sonucu Yargıtay’ın Boşanma Kararları
- Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı erkeğin birlikte yaşamaktan kaçınarak birlik görevlerini yerine getirmediği ve başka kadınla yaşamak suretiyle sadakatsiz davrandığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK m. 166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/3372 E. 2015/18086 K. 09.10.2015 T.)
- Yapılan soruşturma, toplanan deliller ile dosya içerisinde bulunan nüfus kayıt örneğinden ve davalı-davacı erkeğin cevap dilekçesindeki beyanından anlaşıldığı üzere davalı-davacı erkeğin başka kadınla yaşadığı ve bu kadından çocuğunun olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı-davalı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, kadının davasının kabulü ile boşanmaya (TMK m. 166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/13527 E. 2016/4147 K. 02.03.2016 T.),
Aşırı Kıskançlık Göstermek
Evlilik, eşlerden birisi için çekilmez duruma gelmesi halinde boşanma sebebi gündeme gelecektir. Eşler arasında sevgi ve saygı sınırı aşılarak aşırı kıskançlık gösterilmesi halinde eşler arasında evlilik birliğinden beklenen fayda zedelenecek, azalacak ve boşanma sebebi olarak değerlendirilecektir. Yargıtay’ın boşanma kararları incelendiğinde de aşırı kıskançlık göstermek boşanma sebepleri arasında değerlendirilmektedir.
Aşırı Kıskançlık Göstermek sonucu Yargıtay’ın Boşanma Kararları
- Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle, davalı kadının aşırı kıskanç olduğu, eşine baskı uyguladığı ve eşinin kendisini aldattığı yönünde söylemlerde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı, dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/21292 E. 2016/15047 K. 21.11.2016 T.)
Sevmediğini, Bıktığını ve Beğenmediğini Söyleyerek Duygusal Yönden Tahribat Oluşturacak Eylemlerde Bulunmak
Evlilikte eşler birbirlerine karşı sevgi ve saygı göstermekle yükümlüdürler. Bu yükümlülüklere uyulmaması halinde genel boşanma sebepleri arasında değerlendirilecektir. Yargıtay’ın boşanma kararları incelendiğinde de sevmediğini, bıktığını ve beğenmediğini söyleyerek duygusal yönden tahribat oluşturacak eylemlerde bulunmak boşanma sebepleri arasında değerlendirilmektedir.
Sevmediğini ve Beğenmediğini Söyleyerek Duygusal Yönden Tahribat Oluşturacak Eylemlerde Bulunmak sonucu Yargıtay’ın Boşanma Kararları
- Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı bağımsız konut sağlamadığı, eşini istemediğini, onu sevmediğini söylediği, eşine “Ne arayıp duruyon lan, canımı sıkma benim” şeklinde ifadeler bulunan telefon mesajı gönderdiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın kanunen mümkün görülmemesine, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçeyle davanın reddi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/23424 E. 2018/10767 K. 08.10.2018 T.)
Mali Yönden Ortak Hayatı Sıkıntıya Sokacak Eylemlerde Bulunmak
Eşler evlilik birliğini olumsuz etkileyecek her türlü faaliyetlerden ve eylemlerden kaçınmalıdır. Dolayısıyla olumsuz ekonomik faaliyetlerden eş diğer eşe karşı sorumludur. Yargıtay’ın boşanma kararları incelendiğinde de mali yönden ortak hayatı sıkıntıya sokacak eylemlerde bulunmak boşanma sebepleri arasında değerlendirilmektedir.
Mali Yönden Ortak Hayatı Sıkıntıya Sokacak Eylemlerde Bulunmak sonucu Yargıtay’ın Boşanma Kararları
- Yapılan yargılama ve toplanan delillerle davalı erkeğin düzenli ve uzun süreli olarak bir işte çalışmadığı, sürekli kendi iradesi ya da başka sebeplerle iş değiştirdiği, ortak hanenin zaruri ihtiyaçlarını davacı kadının karşılamaya çalıştığı, davalı erkeğin birlik görevlerini yerine getirme konusunda ihmalkâr davrandığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın kanunen mümkün görülmemesine, boşanmaya (TMK m.166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/16003 E. 2018/5175 K. 17.04.2018 T.)
- Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden tarafların 25 yıldır ayrı yatakta yattıkları, erkeğin başka kadınlarla ilişkisi olduğu yönünde dedikoduya sebebiyet verdiği ve eşine harçlık vermeyerek ekonomik şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/24649 E. 2017/3068 K. 22.03.2017 T.)
- Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı erkeğin, sürekli borca girdiği, hakkında icra takibi yapıldığı, birlik görevlerini yerine getirmediği ve porno sitelerine girdiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK m. 166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davacı kadının boşanma davasının reddi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/2589 E. 2017/8696 K. 10.07.2017 T.)
Ortak Konut veyahut Yaşanılan Yerle İlgili Tutum ve Davranışlar
Eşler arasında duygusal ve cinsel anlamda birlikteliğin sağlandığı yer olan konut veyahut yaşanılan yer ayrı bir öneme sahiptir. Eşler, evlilik çatısı altında ortak haklara ve sorumluluklara sahiptir. Dolayısıyla ortak konutu veyahut yaşanılacak yeri ortak kararla belirlemeleri gerekmektedir. Aksi davranışta bulunan eş ağır kusurlu sayılacaktır. Yargıtay’ın boşanma kararları incelendiğinde de ortak konut veyahut yaşanılan yerle ilgili tutum ve davranışlar boşanma sebepleri arasında değerlendirilmektedir.
Ortak Konut veyahut Yaşanılan Yerle İlgili Tutum ve Davranışlar sonucu Yargıtay’ın Boşanma Kararları
- Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediği, davacıyı kendi ailesiyle yaşamaya zorladığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/7761 E. 2017/13562 K. 29.11.2017 T.)
- Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı-karşı davalı erkeğin, tarafların ayrı evi olmasına rağmen kadını ailesiyle birlikte yaşamaya zorladığı ve hastanede tedavi gören eşiyle ilgilenmediği anlaşılmaktadır. Bu halde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-karşı davacı kadın dava açmakta haklıdır. O halde kadının boşanma davasının da kabulü gerekirken, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/684 E. 2018/13165 K. 20.11.2018 T.)
- Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, davalı kadının ise kendi ailesinin yanına taşınılması ve yaşanılması hususunda baskı yaptığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/24698 E. 2018/11410 K. 17.10.2018 T.)